“15 Temmuz’un en gizemli ve kilit ismi kimdir?” diye sorsalar, herhalde konuya vakıf olan herkes, “Binbaşı O.K.” cevabını verecektir.
Binbaşı O.K., 15 Temmuz’da MİT’e gidip Hakan Fidan’ın kaçırılması için askeri faaliyet yapılacağını ve çok daha fazlasını ihbar eden önemli bir isim.
İhbarcı bir binbaşı olduğundan ilk bahseden isim 1 Ağustos 2016 tarihinde CNN Türk’te Hande Fırat’ın konuğu olan Başbakan Yıldırım’dı.
Türkiye, Binbaşı O.K.’nın adını ise ilk kez “Binbaşı H.A.” olarak Abdulkadir Selvi’nin yazıları sayesinde duydu.
Selvi, 3 Ağustos 2016 tarihinde yayınlanan “Darbeyi ihbar eden binbaşı” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı: “Başbakan Binali Yıldırım, CNN Türk’teki yayında Hande Fırat’ın sorusu üzerine darbe ihbarını MİT’e kadar gelen bir binbaşının yaptığını açıkladı. Başbakan’ın açıklamasından sonra herkes gizemli binbaşının peşine düştü. Bilinen, bu binbaşının Kara Havacılık’ta görev yapan pilot olduğu yönünde. Güvenliği sağlanmış durumda. Ama yine de can güvenliği için ismi mahfuz tutuluyor.”
Selvi’nin yazısı o gün büyük tartışma kopardı. “15 Temmuz’u ihbar eden Binbaşı neden ihraç edilir?” sorusu gün boyu tartışıldı.
Sonuçta Binbaşı O.K., 15 Temmuz’da ihbar bulup resmi kronolojiye göre darbe girişiminin erkene alınıp başarısız olmasını sağlayan kişiydi ve ödüllendirilmesi gerekirken ihraç edilmişti.
Selvi büyük bir pot kırmıştı.
Bir gün sonra, 4 Ağustos 2016 tarihli yazısında ise çok daha çarpıcı bilgiler aktardı Selvi. “Darbeyi MİT’e ihbar eden binbaşı ihraç edildi” başlığını attığı yazısında şunları yazdı:
“15 Temmuz darbesini MİT’e gelerek darbeyi haber veren Binbaşı H.A. TSK’dan ihraç edildi. 15 Temmuz darbesi, MİT’e gelerek bizzat ihbarda bulunan Binbaşı H.A. sayesinde öğrenilmişti.
İhbarı ciddiye alan MİT Müsteşarı Hakan Fidan önce saat 16.00’da Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ı arayarak darbe ihbarı hakkında bilgilendirmişti. … MİT Müsteşarı’nın Genelkurmay Karargâhı’na gelerek komutanlarla toplantı yapması üzerine darbeciler, gece saat 03.00’te başlatmayı planladıkları darbeyi saat 21.00’e çekmişlerdi.
MİT’e yaptığı ihbarla darbeyi haber veren Binbaşı H.A’nın kim olduğu, MİT’e ne zaman geldiği, başarısız darbe girişiminden sonra ne yaptığı en çok merak edilen noktalardan birini oluşturuyordu.
Kara Havacılık Komutanlığı’nda pilot binbaşı olarak görev yapan H.A’nın özel kuvvet operasyonları ve Suriye’deki gelişmeler nedeniyle zaman zaman MİT’le ilişki içinde olan isimlerden biri olduğu belirtiliyor.
15 Temmuz Cuma günü öğleden sonra darbe gecesine ilişkin görevi hakkında bilgilendirilen Pilot Binbaşı, 14.45’te MİT’in Yenimahalle’deki merkezine giderek ihbarda bulunmuştu.
Kara Havacılık Komutanlığı’ndan “Görevden geldim. Eve gidip üzerimi değiştireyim” diyerek izin aldıktan sonra MİT’e gitti. Binbaşı H.A., “Gece MİT basılacak. Bunun için 7 helikopter görevlendirildi. Bana MİT basıldıktan sonra Hakan Fidan’ı kaçırma görevi verildi” dedi.
Pilot Binbaşı, MİT’e geldikten sonra bekletildiği yönündeki haberler yalanlanıyor. Aksine acil koduyla güvenlik soruşturması yapılırken, MİT Müsteşarı Hakan Fidan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı arayarak, darbe ihbarını iletiyor. Darbeyi ihbar eden binbaşı, o andan itibaren ‘güvenli yer’de koruma altına alınıyor.
Darbeyi ihbar ederek, F..Ö darbesinin başarısız olmasından payı olan Binbaşı H.A., sürpriz bir kararla TSK’dan ihraç edildi. Pilot Binbaşı’nın darbe süreci hakkında önceden bilgisi olduğu, darbe planlarını yapan F..Ö’cülerin hazırladığı isim listesinde yer aldığı ortaya çıktı.
Darbeyi haber veren Binbaşı H.A., Olağanüstü Hal Kararnamesi’nin verdiği yetkiye dayalı olarak TSK’dan ihraç edildi.
İhraç haberi güvenilir kaynaklar tarafından doğrulanırken, Pilot Binbaşı’nın can güvenliğinin sağlanması için gereken tedbirlerin alındığı belirtildi.”
Selvi’nin bu yazısında, her ne kadar Hakan Fidan’ın kaçırılmasıyla sınırlandırsa da, H.A. rumuzuyla tanıttığı Binbaşı O.K.’nın “darbe ihbarı verdiği” yönündeki ifadelerini not edin. Bir pot daha. MİT’le daha öncesinden irtibatlı olduğu iddiası da dikkat çekici ama konuyu dağıtmayalım.
Selvi, Binbaşı O.K.’nın ihbarını itibarsızlaştırma çalışmalarına “Darbe sürecinden öncesinden haberi vardı” , “Adı F.’cülerin listesindeydi” diyerek bu yazısıyla başladı.
Bir yandan da “MİT’e ihbar gelmesine rağmen darbe girişimine neden engel olunmadı?” sorusuna cevap bulmaya çalışıyordu.
8 Ağustos 2016 tarihli yazısında “2016 yılı içinde 15 darbe girişimi ihbarı alınmış ancak doğru çıkmamıştı. 15 Temmuz günü alınan darbe ihbarının teyit edilmesindeki ısrar belki de buradan kaynaklanıyordu. Darbeden saatler önce alınan ihbar dahi işe yaradı. MİT Müsteşarı’nın Genelkurmay’a gitmesinden şüphelenip darbenin saatini öne çektiler. Eğer akşam 21.00’de değil de gece 03.00’te harekete geçseler, 16 Temmuz sabahı darbeye uyanabilirdik.” dedi.
Daha önce 15 tane ihbar gelmiş ama doğru çıkmamış, o yüzden… vs. Ama buna rağmen bu ihbar sayesinde darbeciler darbeyi erkene çekmiş ve başarısız olmuşlar.
Selvi’ye göre 15 Temmuz’da darbecilerin başarısız olmasının sebebi, Hakan Fidan’ın gayretleriymiş.
Genelkurmay 2. Başkanı Ümit Dündar’ın 2016 yılı Ekim ayında TBMM Komisyonu’nda sorulan bir soruya verdiği cevap, ihbar konusunu tekrar gündeme getirdi.
CHP’li komisyon üyesi Aytun Çıray, 15 Temmuz günü MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Genelkurmay karargâhına gidişini gündeme getirerek, Ümit Dündar’a “MİT müsteşarının getirdiği istihbaratın kendisine asker içinden bir suikast yapılacağına dair ihbarı getirmiş, yani bir darbe istihbaratı değil. Bu konuda ne diyorsunuz” sorusunu yöneltti. Dündar da “İki kişi arasında geçen konuyu tam olarak bilmem mümkün değil. Ancak gelen bilgi darbeye yönelik olsaydı Sayın Genelkurmay Başkanımız tarafından daha farklı emirler verileceğini değerlendiriyorum” cevabını verdi.
Hande Fırat’ın “24 Saat: 15 Temmuz’un Kamera Arkası” adlı kitabı yayınlanınca Binbaşı H.A. ile ilgili yeni bilgiler ortaya çıktı.
Ertuğrul Özkök, 5 Kasım 2016 tarihinde “Esrarengiz Binbaşı H.A. olayı ve bu darbe niye önlenemedi” başlığı ile yayınlanan yazısında, Hakan Fidan’ın Hande Fırat’a anlattıkları üzerinden şu soruları yöneltti: “- KİMDİR o gün MİT’e gelip darbeyi önceden haber veren Binbaşı H.A… Elde bu kadar bilgi varken bu darbe niye önlenemedi? Niye bu kadar insanın hayatını kaybetmesine yol açıldı?”
Binbaşı H.A. ile ilgili sorular her geçen gün artarken 11 Kasım 2016’da Davutoğlu’na yakınlığı ile bilinen Karar Gazetesi’nde “Darbeyi MİT’e ihbar eden binbaşı için olağanüstü prosedür” başlığı ile bir haber yayınlandı.
Haberde şu ifadeler yer aldı: “Darbe girişimini MİT’e bildirerek F..Ö’nün hain kalkışmayı erkene almasını sağlayan Binbaşı H.A’nın adı gizli tanık olarak dahi iddianameye girmeyecek. Hayati tehlikesi göz önünde bulundurulan H.A’nın sözleri ‘bir ihbarla’ şeklinde değerlendirilecek.”
Binbaşı O.K. ve ifadesini örtme çabaları bu haberle gün yüzüne çıkmış oldu. Artık hiçbir savcı, Binbaşı O.K.’nın ifadesine başvuramayacaktı.
Ertuğrul Özkök, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in ikinci ve üçüncü ifadeleri de ortaya çıkınca, 8 Mart 2017 tarihli yazısında, o dönem hala H.A. olarak bilinen Binbaşı O.K. ve ifadesi meselesini tekrar ele aldı.
Yaşar Güler ifadelerinde MİT’ten gelen ihbarın Hakan Fidan’ın kaçırılması planı olduğunu anlatıyordu. Özkök yazısında Güler’in ifadelerini aktarıp yine darbenin neden önlemediğine dair şüpheli sorularını sıraladıktan sonra “O günün 6 önemli aktörü var: Darbe ihbarını yapan ‘esrarengiz Binbaşı H.A.’. Hâlâ hapiste.” demişti. O dönem O.K.’nın hala hapiste olduğunu sanılıyordu.
Ertesi günü, yani 9 Mart’ta, Abdülkadir Selvi, Hakan Fidan’ın sözcüsü olarak yeniden sahne aldı ve “15 Temmuz darbe girişimi ve MİT” başlıklı yazısında “Dikkatinizi çekti mi bilmem ama MİT’e gelen ihbar, darbe olacağı şeklinde değil, MİT Müsteşarı’na suikast yapılacağı ya da kaçırılacağı yönünde. … Ve MİT Müsteşarı saat 20.20’de Genelkurmay’dan ayrılıyor, panikleyen darbeciler 20.30’da düğmeye basıyor. EKSİLER-ARTILAR 2016 yılının ilk 6 ayında MİT’e 15 darbe ihbarında bulunuluyor ama doğru çıkmıyor. Evet, darbe ihbarı değildi ama buna rağmen alınan ihbarın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’a iletilmesi gerekiyordu. Bu bir eksiklik. … Bununla birlikte… 1- MİT Müsteşarı’nın Genelkurmay’a giderek toplantıya katılması darbecilerin panikleyip gece 03.00 olarak planlanan darbeyi öne çekmelerine yol açıyor. Hakan Fidan’ın buradaki rolü çok önemli. MİT baskına uğradığı andan itibaren Hakan Fidan, darbeyi önlemek için büyük bir mücadele veriyor.”
Selvi, yine gelen bilginin bir darbe ihbarı olmadığını belirtiyor ve darbe girişiminin Hakan Fidan sayesinde başarısız kaldığını iddia ediyordu.
Cumhuriyet gazetesinde 17 Mayıs günü “Darbe ihbarcısı subay sır oldu” başlıklı bir haber yayınlandı. Alican Uludağ imzalı haberde, “Kara Havacılık Komutanlığı iddianamesinde Fidan’ın alınacağını MİT’e ihbar eden binbaşı, yer almadı. Savcı, binbaşı O.K’yi dinlemek istedi ancak MİT yanıt vermedi. Binbaşının ifadesi alınamadığı için ihbarın MİT’e ne şekilde yapıldığı, içeriğinde neler olduğu, neden daha önceden önlem alınmadığı gibi sorular yanıtsız kaldı” deniyordu.
Bu haber sayesinde, o güne kadar H.A. olarak bilinen binbaşının adının aslında O.K. olduğunu öğrenmiş olduk.
19 Mayıs’ta “Binbaşı O.K.?” başlıklı bir yazı kaleme alan Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, şu soruyu yöneltti: “Darbe girişiminin en başından neden engellenemediğini aydınlatabilmek için binbaşının ‘neyi ihbar ettiği’ önemli. Darbe girişimi olacağı ihbarında mı bulunmuştu, yoksa sadece MİT Müsteşarı’nın kaçırılacağı ihbarında mı? Eğer darbe ihbarı yaptı ve gerekli emirler verilmediyse, bunun nedenlerini de öğrenmeliyiz.”
Yeni Şafak gazetesi ise 20 Mayıs’ta çok önemli bir manşetle çıktı. “İşte O Binbaşının İfadesi” başlıklı manşette, Binbaşı O.K.’nın 11 Ağustos 2016 tarihinde dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak’a ifade verdiği anlatılıyordu.
Kamuoyuna ilk kez yansıyan çok çarpıcı bir bilgiydi bu. Haberde, Binbaşı O.K.’nın MİT’e yaptığı ihbarla ilgili şu ifadelerine yer verildi: “(MİT’te) Bana ne olabileceğini sordular. Ben de büyük bir faaliyet olabileceğini hatta darbe faaliyeti olabileceğini söyledim. Bu kişi bana ‘Hakan Fidan’ı almaktan kasıt ne?’ diye sordu. Ben de ‘çok kan akacak’ dediklerine göre bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını kendilerine söyledim. Hatta kendilerine YAŞ kararlarında F..Ö’cülere karşı büyük bir temizlik olabileceği sürekli yazılıyor, bu nedenle YAŞ öncesinde bir darbe faaliyeti olabileceğini söyledim.”
Genelkurmay, Mehmet Y. Yılmaz’ın 19 Mayıs’taki yazısında sorduğu soruya cevap verdi, Yılmaz da bu cevabı 26 Mayıs’ta “Binbaşı O.K. ‘darbe ihbarı’ yapmamış” başlıklı yazısında yayınladı. Yılmaz yazısında şunları yazdı: “BİNBAŞI O.K.’nın 11 Ağustos 2016 tarihinde savcılıkta verdiği ifadede ‘darbe girişimi ihtimalinden’ de söz ettiği ile ilgili haberler üzerine geçen gün bir yorum yazmıştım. Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir yetkili ile dün konuştum. İsmini veremeyeceğimi anlayışla karşılamanızı bekliyorum. Binbaşı O.K.’nın MİT’te verdiği ifadede “darbe girişiminden” söz etmediğini vurguladılar. Binbaşı O.K., üç helikopterin katılacağı bir operasyon yapılacağından, MİT Müsteşarı’nın kaçırılacağından ya da Müsteşar’a yönelik bir suikast girişimi ihtimalinden söz etmiş. MİT’teki ifadesinde ‘darbe girişimi’ ile ilgili bir ihbar ya da imada bulunmamış.”
Bu cevaplar üzerinde gelen ihbara rağmen darbe girişiminin neden önlenemediğine yönelik tartışmalar yeniden başladı.
TBMM’de kurulan komisyon, Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda 15 Temmuz gerçeklerini örtmek amacıyla hazırladığı sözde raporu 26 Mayıs’ta kamuoyuna açıkladı.
Raporda MİT’in komisyona gönderdiği cevap da yer aldı. MİT’in açıklamasında şunlar kaydedildi: “15 Temmuz 2017 tarihinde saat 14.20 sıralarında Teşkilat Karargahı’na gelen ve teşkilatımızla daha önce teması bulunmaması nedeniyle gerekli güvenlik prosedüründen (kimlik teyidi, arşiv taraması vb.) geçirilmesi akabinde saat 15.30 sularında görüşülen bir şahıs tarafından ‘Kara Havacılık Okulu’nda görevli bazı şahıslarca MİT Müsteşarı’na saldırı yapılacağı’ yönünde teyide muhtaç ham bilgiler verilmiştir.”
MİT, gelen ihbarın darbe değil, Hakan Fidan’a yönelik saldırı girişimi bilgisi olduğu yönünde ısrarcıydı. Getirdiği bilgi de zaten teyide muhtaçmış!
Ancak Hürriyet gazetesinde 29 Mayıs’ta “O binbaşı anlattı: Kod adım Tarık” başlığı ile yayınlanan haberdeki Binbaşı O.K.’nın sözleri MİT’i yine yalanlıyordu. Haberde, O.K.’nın savcıya verdiği ifadede şu şekilde aktarıldı: “Taksiyle 14.20 gibi MİT’e vardık. Kapıdaki görevliye ‘MİT’e TSK içindeki paralelcilerle alakalı bilgi vermek için geldim’ dedim. Saat 15.00 civarı iki kişi geldi. Anlattım. Tedirgin oldular. Bana ne olabileceğini sordular. Ben de büyük bir faaliyet olabileceğini hatta ‘darbe faaliyeti olabileceğini’ söyledim. ‘Hakan Fidan’ı almaktan kasıt ne’ diye sordular. Ben de ‘çok kan akacak’ dediklerine göre bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını kendilerine söyledim. ‘Darbe olabilir’ kelimesini kullandığımı çok iyi hatırlıyorum.”
31 Mayıs’ta ise Hulusi Akar’ın TBMM komisyonuna verdiği cevaplar medyaya yansıdı.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar da komisyonun MİT’ten kendisine gelen ihbarla ilgili sorusuna verdiği cevapta, “MİT’ten gelen istihbaratta darbe söz konusu olmayıp MİT Müsteşarına karşı yapılacağı iddia edilen bir operasyon ile ilgiliydi” dedi.
Abdülkadir Selvi ise 13 Haziran tarihli yazısında “15 Temmuz’da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kaçırılacağını ihbar ederek darbenin önlenmesinde büyük pay sahibi olan pilot binbaşı O.K…” diyerek O.K.’nın darbe değil, Hakan Fidan’ın kaçırılacağını ihbar ettiği iddiasını yineledi.
“Darbeye geçit yok. 15 Temmuz gecesinin eksiksiz hikâyesi” adlı kitabında da aynı iddiayı savunuyor Selvi.
“Binbaşı O.K.’nın MİT’e ihbarı” başlıklı bölümde şunları belirtiyor: “İlk gelen istihbarat, darbe ihbarı değildi. Kara Havacılık Komutanlığı’nda görevli binbaşı, MİT Müsteşarı’na yönelik bir hazırlıktan söz ediyordu. Hakan Fidan, zaman geçirmeden harekete geçmiş, kendisine gelen istihbaratı Genelkurmay 2. Başkanı’yla paylaşmıştı. Fidan, ardından düşünceli bir şekilde koltuğuna yaslanıp fotoğrafın diğer karelerini düşünmeye başladı.”
Selvi, O.K. için kitabının sonunda “İhbarcı Binbaşı O.K.” ara başlığı daha açmış. “H.A. idi, O.K. oldu” diyerek başladığı bu bölümde, ihbarın niteliği konusunda bu kez emin ve net ifadeler kullanmıyor: “MİT ve Genelkurmay, ihbarın MİT Müsteşarı’nın kaçırılacağı yönünde olduğunda ısrarlıydı” diyor ve “Pilot binbaşının ihraç edildiğini öğrenince içim cız etti. ‘İkinci bir Samet Kuşçu olayı mı yaşanıyor?’ diye kuşkulandım. Ama daha sonra bu işlemin onun deşifre olmasını önlemek ve MİT’e alarak güvenliğini sağlamaya dönük olduğunu öğrenince rahatladım” ifadeleriyle çok ilginç bir bilgiyi açıklıyor. Ardından da Binbaşı O.K.’nın Yeni Şafak’ta yayınlanan MİT’e darbeyi ihbar ettiğini anlattığı ifadesini olduğu gibi yayınlıyor.
Binbaşı O.K., savcıya verdiği ifadeyle bu kadar önemli ve hayati bir konuda Hakan Fidan’ı yalanlıyor ancak Fidan onu yine de MİT’e alıyor. Binbaşı O.K. artık bir MİT personeli. Selvi, Fidan’nın bunu O.K.’nın güvenliği için yaptığını söylüyor ancak bu elbette açık bir yalan.
Fidan’ın O.K.’yı MİT’e almasının asıl sebebinin savcıların ona ulaşıp ifadesini almalarını ve gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek olduğunun herkes farkında.
Hakan Fidan ve sözcüsü Selvi, Binbaşı O.K.’nın darbe ihbarı yapmadığını iddia ettiler ama MİT’ten tarihi bir itiraf geldi.
Bu tür durumlarda genelde “sonunda” denir ama itiraf aslında en başında gelmiş. Evet.
MİT, daha en başında, 15 Temmuz’dan sadece 3 gün sonra 18 Temmuz 2016’da, Binbaşı O.K.’nın darbe ihbarında bulunduğunu açıklamış.
Anadolu Ajansı, 18 Temmuz akşamı abonelerine 15 Temmuz’la ilgili bir haber geçti. Haber, sitelerde “MİT’ten Genelkurmay’a darbe uyarısı” başlığı ile yayınlandı.
Binbaşı O.K. ile ilgili tarama yaparken bulduğumuz bu haber, demokrasi ve basın özgürlüğünün de yok edildiği o günlerin dehşetinden dolayı gözlerden kaçmış.
Haberde aynen şu ifadeler yer alıyor: “İstihbarat kaynaklarından alınan bilgiye göre, 15 Temmuz 2016 Cuma günü, Paralel Devlet Yapılanması’nın başarısız darbe teşebbüsü, MİT tarafından öncesinde haber alındı.
Darbe yapılacağı istihbaratı ile darbenin başlaması arasında geçen zamandaki olaylar, şu şekilde gelişti:
16.00: MİT darbe planını istihbar ediyor.
16.30: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay İkinci Başkanı’nı TSK’daki hareketlenmeden haberdar ediyor.
17.30: MİT Müsteşar Yardımcısı, Genelkurmay Karargahı’na gidip, Genelkurmay İkinci Başkanı’na darbe planı hakkında detaylı bilgi veriyor.
18.00: Bilgilendirmeyle yetinmeyen MİT Müsteşarı olayın önemine binaen bizzat Genelkurmay Karargahı’na giderek, Genelkurmay Başkanı, Genelkurmay İkinci Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı ile gizli bir toplantı yapıyor. Toplantıda, tüm detaylar konuşuluyor, karşı tedbirler tartışılıyor.
18.30: Toplantının akabinde Genelkurmay Başkanı, tüm birliklere aşağıdaki talimatları gönderiyor.
– Tüm ülke hava sahasının uçuşları kapatılması,
– Askeri uçakların hiçbir şekilde havalanmaması,
– Birlik hareketliliğinin yasaklanması,
– Tank hareketliliğinin yasaklanması,
– Kara Havacılık Okulu’ndaki faaliyetleri denetlemesi için Kara Kuvvetleri Komutanı’nın buraya gönderilmesi.
21.00: Darbe planının deşifre olması nedeniyle gece 03.00’te planlanan darbe saati öne çekilerek, darbe girişimi resmen başlatılıyor. Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı ile Genelkurmay İkinci Başkanı enterne ediliyor.”
(http://www.aksam.com.tr/guncel/mit-onceden-uyardi-darbeciler-panikledi/haber-534348)
Haber hala Milliyet, Akşam, Türkiye gazetesi ve Haber 7 gibi bazı haber sitelerinde yayında.
Binbaşı O.K.’nın darbe ihbarı yaptığının açıkça belirtildiği haberde ayrıca MİT tarafından hazırlanan bilgi notunun görseli de paylaşılmış.
Bu haberden 1 gün önce yani 17 Temmuz’da, Milliyet’in Ankara temsilcisi Serpil Çevikcan, Hakan Fidan’la yaptığı görüşmeyi yayınladı. “Fidan: Sabaha kadar çarpıştık” haberde, ““Geçmiş olsun” dediğimiz, “Nasıl bir geceydi?” diye sorduğumuz MİT Müsteşarı, “Sabaha kadar çarpıştık” yanıtını verdi. … “İstihbarat alınmamış mıydı?” sorumuzu yöneltirken, Başbakan Yıldırım’ın Fidan’ı çağırdığı haberi üzerine sohbetimiz sona erdi.
Haber aldı, karargâhı bırakmadı.
MİT Müsteşarı ile istihbarat konusunu konuşamadık, ancak Türkiye için bir kırılma noktası olan darbe girişiminden birkaç saat önce de olsa haberdar olan birinin olduğunu öğrendik. Bu isim, Genelkurmay Başkanı Akar’dı. Akar, 15 Temmuz günü, akşamüzeri 17.00 sıralarında girişimden haberdar olmuş, ancak Genelkurmay karargâhını terk etmek istememiş” diyordu Çevikcan.
MİT yetkilileri ilk kez 17 Temmuz’da Genelkurmay’a darbeyi saat 17.00’de bildirdiklerini açıklamış oldu bu şekilde. MİT, 18 Temmuz’daki açıklamasını da kamuoyundan ve gazetecilerden gelen “İstihbarat alınmamış mıydı?” sorusu üzerine yapılmıştı. Hakan Fidan “Biz üstümüze düşen görevi yaptık” diyordu mealen.
MİT ve Hakan Fidan’ın “Bir darbe istihbaratını Genelkurmay’a verdik” şeklindeki açıklamaları, “Darbe ihbarı yapılmasına rağmen darbe girişimi neden önlenemedi?” sorusunu beraberinde getirdi. Bu sorular da Genelkurmay’ı zor durumda bıraktı.
Bu kez 19 Temmuz’da Genelkurmay açıklama yaptı. Açıklamada “15 Temmuz 2016 Cuma günü saat 16:00 sularında Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından verilen bilgi, Genelkurmay Karargahında; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak ve Gnkur. II’nci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in katılımıyla değerlendirilmiştir” ifadeleri yer aldı. Ne hikmetse, MİT’ten gelen bilginin mahiyetine değinilmedi açıklamada.
TSK, 21 Temmuz’da bir açıklama daha yayınladı ancak bu açıklamada da MİT’ten gelen ihbarın detayı açıklanmadı.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın 18 ve 19 Temmuz tarihlerinde savcılara verdiği tanık ifadesi, 26 Temmuz’da medyaya yansıdı. O güne kadar hep MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın darbe girişimini Akar’a saatler öncesinden haber verdiği açıklanmasına karşın, Akar tanık ifadesinde MİT’in yaptığı bu açıklamaları doğrulamamıştı.
Akar ifadesinde, 15 Temmuz günü saat 17.00-18.00 sıralarında makamında çalışırken Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in yanına gelerek MİT’ten kendisine akşam Kara Havacılık Okulu’ndan üç helikopterin görevlendirilmesiyle bir faaliyet icra edileceği yönünde istihbarat geldiğini ifade ediyordu.
Bunun üzerine Türkiye hava sahasındaki tüm askeri uçak ve helikopterlerin üslerine dönmesi, yeni kalkışlara engel olunması ve hiçbir zırhlı aracın birlik dışına çıkmasına müsaade edilmemesi emrini verdiğini aktarıyordu.
Aynı gün 26 Temmuz 2016 tarihinde Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’e konuşan bir “komutan” MİT’in darbe ihbarı yaptığı iddiasını yalanladı.
Öztürk, komutanla görüşmesini şu sözlerle aktardı: “Genelkurmay’da yaşananları yakından bilen bir komutana sordum, o cevaplandırdı: – Saat 16.00 civarında Genelkurmay Başkanlığı’na MİT’ten istihbarat gelmesine rağmen darbenin önlenmesi için neden gerekli önlemler alınmadı?
– Bazıları bilip bilmeden çıkıp ahkâm kesiyor ve ‘derin analiz’ler yaptığını sanıyor. Bunu yaparken de kamuoyunu yanlış bilgilendiriyor. Saat 16.00’da Genelkurmay’a darbe yapılacağı istihbaratı bildirilmesine rağmen neden gerekli önlemlerin alınmadığı soruluyor. Öncelikle şunu belirtelim: İstihbarat biriminden istihbarat gelmedi. Bir F..Ö mensubu olup sonra bundan döndüğünü söyleyen bir subay MİT’e gidip ‘Bu örgüt içinde bulunmaktan dolayı pişmanım. Size bir ihbarda bulunacağım. Kara Havacılık Okulu’nda (KHO) bu akşam (Cuma) saat 19:00 sularında bazı hareketlilikler olabilir. Olağandışı olarak birkaç helikopteri kaldırıp bir şeyler yapabilirler’ diyor.”
Hulusi Akar’ın MİT’in kendilerine darbe ihbarı yaptığı doğrulamadı, Saygı Öztürk’e konuşan “bir komutan” bu iddiayı açıkça yalanladı.
Abdülkadir Selvi de, Binbaşı O.K.’nın ihbarını itibarsızlaştırma amaçlı yukarıda yer verdiğimiz yazıları bu yalanlamalar üzerine kaleme almaya başladı.
Hakan Fidan aslında 15 Temmuz’un hemen ertesinde kendi reklamını yaptırtmak için MİT’in darbe istihbaratını alıp öğleden sonra Genelkurmay’a bildirdiğini söylemişti ancak “O zaman darbe girişimi neden önlenemedi?” sorusu ve Genelkurmay’ın yalanmaları nedeniyle çark etti. O günden itibaren Genelkurmay’la söylem birliği içine girdi.
Ancak Binbaşı O.K.’nın MİT’e darbe ihbarı yaptığı gerçeği net bir hakikat olarak ortada.
Fidan çark etti etmesine ama 18 Temmuz 2016’da MİT’in Anadolu Ajansı’na yaptırdığı reklam amaçlı haber, yandaş gazetelerin sitelerinde bile hala yayında.
Mızrak çuvala sığmıyor...